EKREM İMAMOĞLU DÜZENLEDİĞİ BASIN TOPLANTISINDA AÇIKLAMALARDA BULUNDU.

Genel olarak yapıcı ve umutlandırıcı bir konuşmaydı. Toplantı oldukça rahat ve samimi bir sohbet havasında geçti. Ekrem İmamoğlu halk arasında desteği olan bir güçtü, artık CHP içinde de güçlü bir aktör. Çünkü hemen herkes hamasi konuşmalar yapıp standart liderlik tartışması yaparken o bir Büyükşehir Belediye Başkanı olarak partinin geleceğe bakışı konusunda düşüncelerini bir basın toplantısında kamuoyu ile paylaştı.

İÇ VE DIŞ POLITIKA

Cenk Alpan

8/15/20236 min read

EKREM İMAMOĞLU DÜZENLEDİĞİ BASIN TOPLANTISINDA AÇIKLAMALARDA BULUNDU.

Genel olarak yapıcı ve umutlandırıcı bir konuşmaydı. Toplantı oldukça rahat ve samimi bir sohbet havasında geçti. Ekrem İmamoğlu halk arasında desteği olan bir güçtü, artık CHP içinde de güçlü bir aktör. Çünkü hemen herkes hamasi konuşmalar yapıp standart liderlik tartışması yaparken o bir Büyükşehir Belediye Başkanı olarak partinin geleceğe bakışı konusunda düşüncelerini bir basın toplantısında kamuoyu ile paylaştı. Özgür Özel de çıktığı bir TV programında çok samimi ve içten bir konuşma yaptı ama program planlı ve hazırlıklı bir söylev formatında değil de röportaj olduğu için parti programı, beklentiler, vaatler, vs. içermiyordu. Kemal Kılıçdaroğlu’na gelince onun siyaset yapış tarzında zaten plan ve program yok. Hep aynı şeyleri evirip çevirip söylüyor. Parti içi ihaleci grupların ittirmesiyle koltukta oturan bir parti bekçisi.

Şimdi bu konuşmanın ana hatlarını kısa kısa ve analitik bir şekilde çözümlemeye çalışalım. Bir iki TV kanalı dışında pek ayrıntılı haber olmadığı için bazı sözlerini aynen yazdım ve o cümleler üzerine düşüncelerimi paylaştım. (İmamoğlu’nun sözleri tırnak içinde verilmiştir.)

TÜRKİYE’NİN VE CHP’NİN GELECEĞİ İLE İLGİLİ BÖLÜMLER.

“Güçlü bir devletin yeniden tesisi benim öncelikli hedefimdir.”

“… Güçlü ama demokratik, aktif ama denetlenen, cesur ama şeffaf bir lider anlayışının da altını özenle seçiyorum.”

“Cesur demokrasi, cesur bir toplum ve cesur liderlerle mümkün olabilir.”

“Muhalefet partilerinin de bu şuurla hareket edeceğine, bu meselenin partiler üstü bir mesele olduğunun anlaşılacağına yürekten ve gönülden inanıyorum.”

“CHP’li yol arkadaşlarıma da sesleniyorum. Mayıs 2023 seçimlerinde yaşadığımız hayal kırıklığı beni derinden üzmüştür. Bunun için halkımdan özür dilerim. Bu hayal kırıklığının nedenlerinden biri de unutmayalım ki yenilginin sorumluluğunu üstlenme, gerçekle yüzleşme konusunda gerekli duyarlılığın gösterilmemesidir, gösterilememesidir.”

“28 Mayıs gecesinden başlayarak ortaya konan tavır partililerimizi, seçmenlerimizi anlamak ve hissetmek kaygısından ne yazık ki maalesef ki çok uzaktır. İfade edeyim ki benim dünyamda umutsuzluğa asla yer yor yoktur. Umudun önündeki bütün engelleri hep birlikte kaldırmalıyız. Ben bu mağlubiyetin partimizde köklü ve kapsayıcı bir tazelenme sürecinin başlamasına vesile olduğunu görüyorum. Fikriyatımızı geliştirip, şehrimizi değiştirip, parti mimarimizi dönüştürdüğümüz taktirde biliyorum ki halkımız bizim geleceğin Türkiye’sini onlarla birlikte kurmamızı bizden talep edeceklerdir. Şunu açık ve samimiyetle ifade etmeliyim ki bu uğurda partimin değişimi, dönüşümü siyaset hayatımın çok önemli bir misyonudur. Yürüdüğüm ve ulaşmak istediğim menzil de bu değişim ve dönüşümdür, CHP ikinci parti olmakla övünemez “dedi.

Bu bölüm benim açımdan çok önemli. Neden derseniz koskoca bir genel merkezin ve bir cumhurbaşkanı adayının kaybedilen bir seçimden hemen sonra hem de birkaç gün içinde partisine ve seçmenine moral vermek için mutlaka yapmaları gereken moral verici, itici güç oluşturacak türden bir konuşmaydı. Üstelik burada sürekli “Halkımızla birlikte” vurgusu yapılıyordu. Onlar ne yaptılar? Oylarını biraz olsun artırdıkları için seçimin galibi sayılmalarını söylediler. Sırf cumhurbaşkanlığını kazanabilmek için 38-39 milletvekili kaybetmenin hesabını vereceklerine oylarını az da olsa artırdıklarını, iktidar partisinin oy kaybettiğini söyleyerek aslında seçimi kendilerinin kazandıklarını söylediler. Kendileri de inanmıyordu ama partide iki kelimeyi bir araya getirip seçmeninden özür dileyecek medeni cesarette sadece iki kişi çıktı: Özgür Özel ve Ekrem İmamoğlu… Koca CHP’nin içine düştüğü duruma bakın!

İmamoğlu daha sonra partisinin geçmişine övgüler düzdü ve CHP’nin küçük ve ikinci parti olamayacağını söyledi. Değişim ve dönüşümü bir an önce tamamlayıp seçimlere ondan sonra gidilmesi gerektiğinden bahsetti. Bu da çok doğru bir tespitti. Seçime bir amaç ve hedef belirlemeksizin gitmek kaybetmenin de ötesinde hezimeti baştan kabullenmek olacaktır. Şöyle devam etti: “Şunu açık, seçik ve net olarak görmemiz gerekiyor. Demokrasimizin esas olarak karşı karşıya bulunduğu en önemli tehlike milletimizin umutsuzluğu ve beklentisizliğinin kökleşmesi ve de yapısallaşmasıdır. Bu çok büyük bir tehdittir. Halbuki bizim yaşanan hayal kırıklığını çok daha güçlü bir arzuya çevirmemiz hiç de zor değildir. Bunu yapabiliriz.” İşte bu sözleri de önemsiyorum çünkü Millet İttifakı seçmeninin içinde bulunduğu durum tam olarak budur. Kılıçdaroğlu kalktı “benim için hep seçim kaybediyor diyorlar. 2019 seçimlerinde on bir büyükşehir belediyesi kazandık. Bu bir başarıdır.” diyor. Dikkatinizi çekiyorum bu beyefendi otuz büyükşehir belediyesinden sadece on birini kazanmayı başarı sayıyor. Merak ediyorum! O mu bunalıma girip aklını kaybetmiş yoksa o da mı en kolay yolun, seçmenin aklıyla oynamak olduğunda karar kılmış?

Bir gazeteci değişimden neyi kastettiğini sorunca çok genel bir cevap verdi.

İSTANBUL İLE İLGİLİ BÖLÜMLER.

Konuşmasına devlet bankalarından dört buçuk yılda hiç kredi almadıklarını vurgulayarak başladı.

“Şehrimizin yağmalanmasına, adaletsizlik ve çevre katliamına karşı İstanbul’u bir kez daha savunmak için yola çıkıyorum. Dört sene boyunca olduğu gibi 16 milyona eşit hizmet götürmek için yola çıkıyorum. Yoksulluğu söküp atan, refah içinde bir şehir oluşturmak için yola çıkıyorum. Katılım ve ortaklaşan aklı merkeze almak için, dünyanın tüm teknolojik yeniliklerine ve gelişimine ev sahibi olmak için yola çıkıyorum. Bu anlayışla 2019’da olduğu gibi CHP’li yol arkadaşlarımla, farklı partilere gönül veren kıymetli hemşehrilerim İstanbullularla kentine ve oyuna sahip çıkan İstanbul gönüllüleriyle tekrar İstanbul ittifakını en güçlü şekilde kurmak için geliyorum.” dedi.

“İstanbul’u yeniden kazanmak için bir araya gelmeliyiz. Ben 2019’daki gibi partiler ötesi ittifakı kurmak için elimden geleni yapacağım.” Diyen İmamoğlu ilerleyen bölümlerde bunu “İstanbul İttifakı” olarak isimlendirdi. Kendini İstanbul’a mühürlediğini belirtti.

İstanbul ile ilgili söylediği bu sözler İBB Başkanlığına aday adayı olduğunun açık göstergesi. Bazı gazeteciler kesin adaylık açıklaması yapmadığını söylüyorlar. Oysa bugünden adaylık açıklaması yapması mümkün değil. Zamanı geldiğinde önce genel merkeze aday adaylığı başvurusu yapacak. Sonra parti meclisi toplanıp başvuruları değerlendirerek adayları açıklayacak.

Gazeteci İsmail Saymaz toplantı sonunda İmamoğlu’na kurultayda kimi destekleyeceğini, bu kişinin Özgür Özel olup olamayacağını sordu. O da şimdiden bir şey söyleyemeyeceğini, cevabın zaman içinde belli olacağını söyledi.

Gazeteci Yavuz Oğhan ise bazı partililer ile belediye başkanlarının kendisini eleştirdiğini, bu konuda ne düşündüğünü sordu. O da “Ben parti disiplinini iyi bilen biriyim. Bazı konuların kamuoyu önünde konuşulmasını doğru bulmuyorum.” Dedikten sonra “Aynı şekilde ben adayım demem de yanlış olur. Bu nedenle adayım demedim, yola çıkıyorum dedim.” Şeklinde yanıt verdi.

Bu basın toplantısını Meral Akşener’in 26 Ağustos’tan önce yapmasının nedenleri üzerine de konuşulabilir. Ekrem İmamoğlu’nun yerel seçimlerde bir İstanbul İttifakı oluşturmak için çalışacağını söylemesi Akşener’in masadan kalktığında ve kurultayda yaptığı gibi kontrolsüz konuşmalar yapıp köprüleri iyice atmasının önüne geçmeyi planlıyor olabilir. Bilindiği gibi İYİ Parti’nin desteği olmadan İstanbul’u almak CHP açısından çok zor. İYİ Parti’nin de tek başına İstanbul’u alması olanaksız. Bu senaryolar gerçekleşirse kazançlı çıkan ve İBB’yi alan AKP olacaktır. Aynı şey Ankara ve diğer büyükşehir belediyeleri için de geçerlidir.

Bu konuşmalardan Ekrem Beyin İBB Başkanlığına aday olacağını, başkanlığı ve belediye meclisinde çoğunluğu kazandıktan sonra belediyeyi bir CHP’liye teslim edip önce parti genel başkanlığa, seçilirse sonra da bir sonraki seçimde de cumhurbaşkanlığına aday olmayı planladığı sonucunu çıkarabiliriz.

Özgür Özel Kurultayda Kemal Kılıçdaroğlu’nun karşısına çıkarsa kaybeder. Ancak tek başına değil de Ekrem İmamoğlu ile genç ve değişimci yeni bir kadronun desteğini arkasına alabilirse neden olmasın…

Bu nedenle hem Özgür Özel hem de Ekrem İmamoğlu nasıl bir Türkiye arzuladıklarını sadece iç politika konularında değil dış politika yaklaşımlarını da açıklamalı; yeni bir tüzük ile parti programını derhal oluşturmaya başlamalıdırlar. Bu da yetmez sadece kendi seçmenlerine değil toplumun her kesimine ulaşmayı amaçlamalıdırlar. Gerçi bu konulardaki düşüncelerini 28 Temmuz-3 Ağustos tarihli haftalık Oksijen gazetesine yazmıştı ama fiyatı 25 Lira olan bir gazeteye sadece yüksek eğitimli ve iyi gelirli aileler ulaşabiliyor. İnternet sitesiyle de olmuyor. Tek çözüm ücretsiz kitapçıklar, broşürler ve büyük ilan panoları ve birer kere değil tekrar tekrar, bıktırıncaya halkın kafasına çivi gibi çakılıncaya kadar…

Ekrem İmamoğlu düzenlediği basın toplantısını artık klasikleşen sloganıyla “her şey çok güzel olacak.” diyerek tamamladı.

Sevgiyle kalın.

Cenk Alpan

15 Ağustos 2023